Ana fikir: Mesleğimiz ne olursa olsun, politikacıların bütün seçimlerinden etkileniriz. Dolayısıyla politik davranmamamızı salık verenler, genellikle mevcut düzeni korumak isteyenlerdir. Oysa iyileşmek için anlatmalı, dinlemeli ve konuşmalıyız. Bunun yolu da en çok sanattan geçer.
Brezilyalı metal grubu Sepultura’nın Roots, Bloody Roots şarkısının klibinin başında bir söz geçer: “Acı yaratıcı olmalı, iyi ve güzel bir şey doğurmalı.”
Halkı yıllarca kolonistler tarafından acı çektirilmiş toprağın sanatçısından gelir bu söz. “Hayır” der Nijeryalı Chinua Achebe, “Boş yere acı çekmeyi kabul etmiyorum! Acıdan iyi ve güzel bir şey yaratmalıyız.”
Kendisini politik davranmakla suçlayanların niyetlerini de deşifre eder Nijeryalı sanatçı: “Bir kişi, size politik davranmayın diyorsa, kendisi politik davranıyordur. Mevcut düzeni koruyordur.”
2004 Başkanlık seçimlerinde George Bush’un yeniden seçilmesi sonrası sarsılan ve hiçbir şey yazacak güç bulamayan Toni Morrison’a arkadaşı tepki gösterir:
“Hayır, bunu yapamazsın! Sanatçılar asıl böyle günde işe giderler.”
Utanan Morrison defterine yazar:
“Evet, sanatçılar asıl böyle günde işe giderler. Umutsuzluğa vakit yok, kendine acımaya yer yok, sessizliğe gömülmeye gerek yok, korkmanın faydası yok. Söyleyeceğiz. Yazacağız. Edebiyat yapacağız. Medeniyetler böyle iyileşirler.”
Cristopher Hitchens’a göre sadece sanatçılar değil, her birimiz politik olmalıyız çünkü nötr kalamayız. İstesek de istemesek de, siyaset gelip yutar bizi.
Doğru değil mi? Örneğin politika belirlemiyor mu, çocuklarımızın alacağı eğitimin kalitesini, hangi psikolojik veya fiziksel suistimallere maruz kalacaklarını?
Kadınlara şiddet uygulayanların başlarının okşanıp okşanmayacağını?
Yeterli özelliklerimize rağmen hangi mevkilere asla ulaşamayacağımızı?
Politika belirlemiyor mu, hakkımız yendiğinde kendimizi savunup, savunamayacağımızı?
Kalemin, kitabın, yağın, evin, arabanın, bilgisayarın fiyatını?
Vergilerimizin kimlerin off-shore hesaplarına aktarıldığını?
Politikayı sadece seçimlerden ibaret görebilir, oy kullandığımızda bütün sorumluluğumuzun bittiğine inanabiliriz. Ancak gerçek şu ki, mesleğimiz ne olursa olsun, her birimiz, çevremizde olup bitenlerden dolayı sorumluluk sahibiyiz.
Yine de, ne kadar kötü şeyler yaşamış olursak olalım, yanılgılardan ve hatalardan çıkarılan dersler gibi, iktidarların yarattığı kaostan da bizi daha bilge kılacak bilgiler çıkarabiliriz. Yeter ki dinleyelim, anlatalım, konuşalım; yeter ki bunun sanatını yapabilen sanatçılarımız olsun. Çünkü medeniyetler böyle iyileşirler.
Ve unutmamız gerekir; bu iyileşme yolunda biri politik davranmamamızı söylüyorsa, kendisi politik davranıyordur. Asıl dilediği şey; mevcut düzeni üzmememizdir.
Ama iyileşmek için; üzmeliyiz.