Görüp, susan da istismar eden kişi kadar suçlu mudur?
Çocuk istismarı olan evlerde genellikle üç önemli figür bulunur: istismar eden kişi, istismara uğrayan çocuk ve her şeyi gördüğü halde sessiz kalan ortak.
Sessiz ortak; çocuk istismar edilirken istismarcıyla yüzleşmek veya çocuğu korumak yerine sessiz kalarak, çoğunlukla istemeyerek de olsa istismarcının yanında pozisyon alan, ailedeki veya akrabalar arasındaki kişiler için kullanılır.
Önemli nokta; sessiz ortak sadece sessiz kalmaz, ayrıca bütün bu olayların sessiz sedasız devam etmesine de dolaylı veya dolaysız yoldan yardımcı olur.
Öyle ya da böyle sessiz ortaklar ya istismarcıdan korktukları için, ya da hayatları zorlaşmasın diye susmayı tercih ederler.
Çocuklar ise en derinlerinde şunu bilirler; sessiz ortaklar yalnızca onları korumamakla kalmamışlardır; her seferinde kendilerinin değil, istismar eden kişinin tarafını tutmuşlardır.
Hayatta en çok güvenebileceği insanlar tarafından bu şekilde ihanete uğramaları onlarda tarifi imkansız psikolojik yaralara yol açar.
Öyle ki bu yaraların etkisi, istismarın etkisinden uzun sürebilir.
İstismara uğrayan çocuklar, büyüdüklerinde sessiz ortağa da en az istismarcıdan duydukları kadar nefret duyabilirler. Hatta çoğu zaman, daha fazla duyarlar.
Bazı uzmanlar bunu şöyle yorumlar; istismarcının gösterdiği şiddet gizli saklı değil, apaçıktır. Kendini ortaya koyar. Güçlüdür. Ama sessiz ortağın davranışı sinsicedir. İstismara ortak olur ama hali zavallı, hatta acınasıdır. Çocukta sadece nefret değil, tiksinti de uyandırır.
Oysa birçok vakada, gözlerinin önünde cereyan etmiş olaylara sessiz kalmış bu ortaklar için gerçek o kadar acı ve ürkütücüdür ki, beyinlerinde bu anılara bilinçsizce bir blokaj uygulamışlardır.
Yıllardan sonra gelen "Gördüğün halde nasıl susabildin?" sorusuna verdikleri "ben bir şey görmedim ki" yanıtı, ne yazık ki, dürüstçe olabilir. O anıya gerçekten bir erişimleri yoktur. Gerçek, onlara göre bambaşkadır.
Ve yıllar sonra tetiklenen bir olayla her şeyi hatırlayabilirler.
11 Haziran 2016 tarihinde The Guardian'da yayımlanan isimsiz bir mektupta, artık 3 çocuğu olan kadın, zamanında dedesinin ona yönelik tacizlerini görmezden gelen annesine şu sözlerle veda eder:
"Dedemin acı içinde ölmesine sevindim. Asıl ait olduğu yer hapishaneydi. Ama sen, hepiniz korktunuz ve sustunuz. Umarım bir gün özür dilersin benden. Ama biliyorum o gün hiç gelmeyecek. Beni neden korumadığını açıklamanı isterdim ama cevabı zaten biliyorum, yeterince cesur değildin.
O zamandan kalma acıların hayatıma neler yaptığını bilmeni isterdim ama bunları bilmeye gücün yetmez.
Bunun yerine seni ne kadar sevdiğimi bilmeni istiyorum.
Yaşlandıkça kırılganlığının nasıl arttığını görüyorum. Hayatının kalanında mutluluk diliyorum. Ama rahatlık dilemiyorum çünkü bunu hak ettiğine inanmıyorum."
Not: Bu yazımı İ'ye ithaf ediyorum; o gün masumdun, bugün masumları koruyorsun.
Yazan: Emre Özarslan (Huzursuz Beyin)
Alıntılar: Beverly Engel - The Damaging Role Sile Partners Play in Child Sex Abuse
The Guardian - A letter to... My mother, Who Didn't Protect Me From Abuse