Ana fikir: Değiştirmek istediğimiz olumsuz özelliklerimizin nedenlerini bulmak önemli olsa da, bu arama süreci, sorumluluktan kaçma arzumuzun bir parçası olabilir. Oysa değişim, sorumluluk almakla başlar.
Olumsuz bir davranışımızı veya düşünce kalıbımızı değiştirmek istediğimizde, bizi böyle davranmaya iten nedenleri öğrenmek isteriz.
Bu nedenleri öğrendiğimizde bir mucize olacak; taşlar yerine oturacak, nöral bağlantılarımız düzene girecek ve biz de daha sağlıklı bir hayat yaşayacakmışız gibi gelir.
Ancak, “kendini keşfetme çağında” yaşadığımız için her davranış için yüzlerce farklı açıklama bulabiliriz.
Ve bu arama süreci, kendimizi kurban olarak görme ve sorumluluktan kaçma arzumuzun bir parçası olabilir.
Örneğin psikoseksüel görüşten bir uzman, aradığımız cevabın anal ve oral dönemde yaşadığımız sıkıntılarda yattığını söyleyebilir.
Bir başka uzman, hayatımızın ilk üç yılında annemizle ne kadar yakın olduğumuza dikkat kesilebilir. Ona göre partner seçimlerimizi bile bu ilk üç yıl belirler çünkü.
Adlerci bir uzman kaçıncı kardeş olduğumuzu sorabilir; benmerkezcilliğimizin, ilgi deliliğimizin sebebini son çocuk olmamıza yorabilir.
Hormonlardan ve nörotransmitterlerden bahsedebilir bir sinirbilimci. Öyle bir anlatır ki, geriye ne sorumluluk kalır, ne de özgür irade.
Genlerden bahsedebilir bir gen bilimci. Yaşadığımız bazı travmaların bazı genleri aktifleştirdiğinden ve kortizol salınımından bahsedebilir bize.
Bir başkası, fareler üzerinde yapılan bir deneyden yola çıkarak bizim değil, üç kuşak önceki ninemizin yaşadığı travmaya bağlayabilir sinir krizlerimizi.
“Toplum seni nasıl yarattıysa öylesin.” diyebilir bir toplumbilimci.
Yeni nesil bir tarihçi, gündelik hayatımızda yaptığımız bir hatayı kabul etmeme nedenimizin, devletimizin yüzyıllardır sürdürdüğü inkarcı politikaların bir neticesi olduğuna kadar götürebilir derin analizini.
İsteyen asırlık yanıtlara çevirebilir gözlerini: nazar ve bizi yoldan çıkarmaya çalışan şeytan.
Daha seküler olan inançlılar ise elbette yıldızların konumuna veya kötü enerjiye bağlayabilir eylemlerini.
Oysa düşünce ve davranış kalıplarımızı iyileştirebilmenin yolu sorumluluk almaktan geçer.
Kendimizi bir kurban veya bir sonuç olarak gördüğümüz pasif bir durumdan, geleceğimizi değiştirebileceğimize inandığımız aktif bir duruma geçebilmekle sağlanır değişim.
Bu nedenle, değişmek için cevap değil de, değişmemek için bahane aradığımı fark ettiğimde, Murathan Mungan’ın şu sözlerini hatırlatırım kendime:
“Ben sana arama demiyorum. Bulmaktan vazgeç.”
Comments