Gurur, genellikle olumsuz anlamda kullanılır ve kibir, bencillik gibi sıfatları çağrıştırır.
Oysa bazı bilim insanları, kültürel gelişimimizde gururun kritik bir rol oynadığını iddia eder.
Örneğin konunun uzmanı Jessica Tracy’e göre, gururu olmasaydı Picasso, Picasso olamazdı.
Gurur duygusunun kökenini incelediğimizde, bizlere, başkaları tarafından değerli görülen davranışları sergiletmek için evrildiğini görürüz.
Bunu başardığımızda kendimizi daha güvende, daha yetenekli ve değerli hissederiz.
Sosyal statümüz güçlenir.
Tam tersine, sergileyemediğimizde ise hissettiğimiz duygu utançtır ve kendimizi daha özgüvensiz, daha vazgeçilebilir ve tehditlere karşı daha kırılgan hissederiz.
Sosyal statümüz zayıflar.
Ve bu, eski günlerde, ölüm demektir.
Gurur hakkında araştırmalar yapan Psikolog Jessica Tracy, kitabı Take Pride’da bu duyguyu olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayırıyor.
Tracy’e göre olumlu gurur, bir sanatçının bütün zorluklara göğüs gererek sanatını yapmasına, bir sporcunun olimpiyat madalyası için çabalamasına, bir askerin toprakları için mücadele etmesine neden olan faktörlerden biri.
Kişiyi yaratıcı, şerefli, özgüvenli, başarılı hissetmeye motive eder.
Olumsuz gurur ise kendi yeterliliğinden duyduğun memnuniyetle ilgili değil, başkasının yanında güçlü görünmekle ilgilidir.
Gururlu hissetmeyi taklit eder.
Schopenhauer’ın deyimiyle, gurur içten gelir, kibir ise dışarıdan dilenilir.
Evrimsel bağlamdan baktığımızda, “gurur yapmak” deyimini de anlarız.
Hatalı olduğumuzu kabul etmek veya ilk adımı atmak zor gelir, çünkü o zaman güçsüzlüğümüzü, yetersizliğimizi kabul etmiş oluruz.
Yontma Taş Devri’nden kalma beynimiz için bu ölüm demektir.
Ölümüne savaşırız.
Ve olumlu gurur yaratıcılığa, beceriye ve özgecil eylemlere neden olabilirken, olumsuz gurur içimizdeki kadim kırılganlık ve yok olma korkusu nedeniyle anlamlı ilişkiler yaşamamıza engel olur.
Gurur kötü müdür?
Bu açıdan baktığımızda, sadece bazen.
Comments