"Size geri yazacağından emin olabileceğiniz en ünlü kişiler kimlerdir? Tutuklu katiller. Onlar size geri yazarlar."
İyi kalpli milyonlarca insanın yalnızlıktan bitap düştüğü bir dünyada, tecavüz zanlıları ve seri katiller sevgili bulmakta hiç güçlük çekmiyorlar.
Eşini sekiz kurşunla öldürmüş katilin tutulduğu hapishanenin gardiyanı biraz kıskançlıkla belirtiyor: “daha ilk haftasında sekiz kadın geldi ziyaretine. Tanışmamış olmalarına rağmen hepsi delicesine aşıktı bu adama.”
Ünlü tecavüzcü ve katil Ted Bundy’nin binlerce kadın fanı vardı. Carole Ann Boone evlendi onunla, hatta çocukları oldu. Bundy daha sonra elektrikli sandalyede infaz edildi.
1987 yılında bir adam tecavüz ve cinayetten idam edilecekken sadece bir jüri üyesi, Rochelle, onun suçsuzluğuna inandı ve aleyhte oy kullandı. Sonunda evlendiler, bugün bir çocukları var.
Hibristofili kadınların pek ortak noktaları yok. Aralarında ev kadınları da var, savcılar da, akademisyenler de. Yalnız yaşayanlar da var, evli olanlar da. Tek ortak noktaları, katilleri çekici, romantik, seksi ve sevilebilir bulmaları.
Adli psikoloji alanında çalışan profesör Katherine Ramsland, katillere ve tecavüzcülere aşık olan bu kadınların motivasyonları hakkında bazı varsayımlarda bulunabileceğimizi söylüyor.
Bazıları, en zalim ve güçlü adamları bile değiştirebilecek kudrete sahip olduklarına inanıyorlar.
Bazıları katillerin içindeki “küçük çocuğu” görüyorlar ve onu yetiştirmek arzusuyla yanıp tutuşuyorlar.
Bazıları da bu katillerin ünlerinden yararlanmak, katil sayesinde görünür olmak istiyorlar.
Çok önemli bir ayrıntı: bütün delillere rağmen, bu kadınların pek azı sevdikleri adamın gerçekten katil veya tecavüzcü olduğuna inanıyor. Yani aşkın klasik bir özelliği olarak; gelen bilgileri kendi duygularına göre çarpıtıyorlar.
Yine de bütün bu açıklamaların etkisiz kaldığı durumlar çok fazla. Ramsland de asıl itici motivasyonun ilkel beynimizde yer alabileceğini belirtiyor:
"Primatlarla yapılan araştırmalar, dişilerin daha geniş, daha agresif, daha fazla ses çıkaran, yani dominantlık gösteren erkekleri tercih ettiğini bulguluyor."
Evrimsel eş seçim teorisine göre, tarihöncesi dönemlerde, kadınların kendilerine ve çocuklarına kaynak bulabilecek ve onları dış tehditlere karşı koruyabilecek erkekleri seçmesi kritik öneme sahipti. Bu yüzden kadınların eş seçiminde agresiflik, dominantlık ve statü önemli yer tutuyordu.
Psikoterapist Leon Seltzer de, bilinçli olarak sevimsiz, hatta yanlış buldukları erkeklerin cazibelerine kapıldıkları için kendilerini suçlayan yüzlerce kadın danışanından bahsediyor. Bugünün modern toplumlarında agresifliğin ve dominantlığın yerini nezaket, şefkat, mizah anlayışı gibi kriterlerle doldursak da mağara döneminden kalma ilkel yanlarımız, bazı sinyallere daha duyarlı olabiliyor.
Elbette tek bir teori böyle bir olguyu açıklamakta yetersiz kalır. Vakalarda birçok bireysel - psikolojik nedenler de mevcuttur. Bu nedenle, eylemleri açıklamakta sıkça faydalandığım genel formulü kullanmakta yarar görüyorum:
Eylem = genler + çevresel faktörler.
Atalarımızdan miras aldığımız özelliklerimize, bize kaynak sağlayan dominant babalar, mafyacılığın yüceltildiği diziler, kötü çocuk’lu romantik kitaplar ve genleri yok sayıp her şeyin öğretilebilir veya değiştirilebilir olduğunu iddia eden ben merkezcil inanç sistemleri eklenince hibristofiliyi onaylamamız kolaylaşıyor.
Herkesin on beş dakikalığına meşhur olabildiği bir dünyada, popülerliğin gücünü de yabana atmamalıyız. "Öldüren Erkeklere Aşık Kadınlar" adlı kitabın yazarı Sheila Isenberg önemli bir noktaya parmak basıyor:
“Bu kadınlar deli değiller. İhtiyaçlarını gideriyorlar. En temel insan ihtiyaçlarından biri de tanınmak ve onaylanmak. Mektup gönderdiğinizde yanıtlayacağından emin olabileceğiniz en ünlü kişi kimdir? Tutuklu bir katil. Onlar size kesinlikle geri yazarlar."
Alıntılar:
Kathrine Ramsland - Women Who Love Serial Killers
Leon Seltzer - Why Do Women For Fall Serial Killers
Sheila Isenberg - Women Who Love Men Who Kill
Comments