“Dahi çocukları düşlerinden vururlar.”
Adını çok sevdiğim bir Kesmeşeker şarkısı.
Geçen gün Haruki Murakami’nin yazarlığın inceliklerini anlattığı “Mesleğim Yazarlık” kitabının eğitimle ilgili bölümlerini okurken sık sık aklıma geldi. Konu derslere ve okula gelince şöyle diyor Murakami:
“Ben ders sırasında hiç ders dinlemez, binbir çeşit hayale dalardım.”
Murakami’ye göre “Okuldan hoşlanıyorum, okula gitmezsem kendimi çok yalnız hissederim” diyen insanlardan roman yazarı olmaz. Çünkü roman yazarı zaten kafasının içinde kendi dünyasını kurmuş ve sürekli onunla oynayan kişidir.
Eğitim sisteminden beklentisi de “çocukların hayal gücünü zenginleştirmesi” değil, “hayal gücü olan çocukların hayal güçlerini öldürmemesidir.”
Bunun nedenini şöyle açıklıyor:
"Çocuğun hayal gücünü zenginleştiren, her kim ne derse dersin, yine çocuğun kendisidir. Ne öğretmenlerdir ne de eğitim hizmetleri. Bütün çocukların zengin bir hayal gücü yoktur. Hızlı koşmada becerikli çocuklar gibi öyle olmayan çocuklar da vardır. Durum tıpkı böyledir. Hayal gücü zengin çocuklar da vardır, aksine hayal gücü pek zengin olduğu söylenemeyecek – muhtemelen başka alanlarda harika yetenekleri olan – çocuklar da. Toplum böyle bir şeydir. “Çocukların hayal gücünü zenginleştirelim” diye katı bir “amaç” olunca, bu da yine tuhaf bir şey halini alır."
"Yapılacak en iyi şey çocukların her birine kendilerine özgü şekilde yaşayacak bir yer vermektir."
"Böyle yapılırsa okulların çok daha iyi işlev gören, özgür yerler olacağından eminim. Bununla birlikte, buna koşut olarak toplumun kendisi de çok daha iyi işlev gören, özgür bir yer haline gelecektir."
"Ben bir roman yazarı olarak işte böyle düşünüyorum. Gerçi benim bunları düşünmem neye yarar ki?"
Murakami'nin bu isteği, ne yazık ki devletin başındakilerin ne kadar özgür bireyler istedikleriyle de alakalı.
Alıntılar: Haruki Murakami - Mesleğim Yazarlık
Comments